"E-MUHTIRA" VE 27 NİSAN 2007 CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolmasına aylar kala mecliste yeni seçilecek olan Cumhurbaşkanı için tartışmalar başlamıştı. Ana Muhalefet Partisi CHP, mecliste yaşanan Cumhurbaşkanı tartışmalarında birçok sivil toplum örgütünün de desteği ile dahil olmuş, devletin en tepesindeki üç ismin ‘’Milli Görüşçü’’ ilkesinde olmaması gerektiğini savunmuştu. Bu görüşlere AK Parti ve diğer sivil toplum kuruluşları tarafından itibar edilmemesi, ülkedeki ve meclisteki gerginliği iyice tırmandırmıştı.
12 Nisan 2007’ye gelindiğinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, seçilecek olan Cumhurbaşkanının, TSK’nın başkomutanı olacağı için seçimlerle ve adaylarla yakından ilgilendiğini söylemiş ve seçilecek olan Cumhurbaşkanının ‘’Cumhuriyetin temel ilkelerine ve kurallarına, Atatürkçülüğün gerekliliklerine özde bağlı olacağını beyan etmiş olması’’ gerektiğini söylemişti.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden iki hafta önce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir Milli Görüş düşüncesindeki kişilerin olası cumhurbaşkanı adaylığına karşı Cumhuriyet Mitingi adı verilen mitingler düzenlendi. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde yapılan mitinglerin duyurularında "Cumhuriyetine Sahip Çık" sloganları kullanıldı. Bu mitinglerin ilki olan Anıtkabir’deki Tandoğan Mitingine, değişen kaynaklara göre yüz binler ile 1.5 milyon kişi arasında katılım gerçekleşti.
Seçim yaklaşıp gerilim iyice artarken, AKP Merkez Yönetim Kurulu tarafından seçimde ‘’Tam Yetkili’’ olarak belirlenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Milli Görüş’’ ilkesinde olan Abdullah Gül ve Bülent Arınç ile yaptığı görüşmeler sonucu Abdullah Gül’ün adaylığını açıklamıştı. Seçim günü olan 27 Nisan 2007’de 4 ay sürecek sancılı seçim süreci başladı. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için 367 oy alınması gerekiyordu ve böylece 354 koltuklu iktidar partisi AKP, tek başına Cumhurbaşkanı seçemeyecekti. CHP Lideri Deniz Baykal, seçimden önce eğer iktidar uzlaşma olmadan kendi adayını çıkarırsa meclise gelmeyiz demişti. Uzlaşma olmadan adayını çıkaran ve bunları dikkate almayan AKP ise, 27 Nisan’da bir sürprizle karşılaştı. Mecliste CHP, ANAP ve DYP milletvekilleri yoktu. Minimum oy sağlanamadığı için cumhurbaşkanlığı seçimi ise ertelenmek zorunda kalmıştı.
27 Nisan günü yaşanan bu krizden sonra gece saat 23.20’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi internet sitesinden, ‘’E-Muhtıra’’ olarak nitelendirilen bir yazı yayınlandı. Yazıda "Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir." İfadeleri yer alıyordu ve TSK’nın tavrı çok netti.
Hükümet bu sefer her zaman olduğu gibi davranmamış, bildiriye karşı sert tavır sergilemişti. Bildirinin yayınlanmasının ardından sabah saatlerinde açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Başbakanlık'a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez. Genelkurmay Başkanlığı, hükümetin emrinde, görevleri Anayasa ve yasalarla tarif edilmiş bir kurumdur. Anayasamıza göre, Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumludur. Bu metnin basın yayın organlarına verilmesi ve Genelkurmay'ın internet sitesinde yayınlanmasındaki zamanlama manidardır." demiştir.
6 Mayıs’ta yapılan ikinci seçim oturumundan da bir sonuç alınamaması üzerine, 22 Temmuz tarihinde erken seçim kararı alınmış, ve AKP yeniden iktidar olmuştu. Bunun ardından tüm partilerce uzlaşılarak karar verilen 29 Ağustos tarihinde, Abdullah Gül 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolmasına aylar kala mecliste yeni seçilecek olan Cumhurbaşkanı için tartışmalar başlamıştı. Ana Muhalefet Partisi CHP, mecliste yaşanan Cumhurbaşkanı tartışmalarında birçok sivil toplum örgütünün de desteği ile dahil olmuş, devletin en tepesindeki üç ismin ‘’Milli Görüşçü’’ ilkesinde olmaması gerektiğini savunmuştu. Bu görüşlere AK Parti ve diğer sivil toplum kuruluşları tarafından itibar edilmemesi, ülkedeki ve meclisteki gerginliği iyice tırmandırmıştı.
12 Nisan 2007’ye gelindiğinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, seçilecek olan Cumhurbaşkanının, TSK’nın başkomutanı olacağı için seçimlerle ve adaylarla yakından ilgilendiğini söylemiş ve seçilecek olan Cumhurbaşkanının ‘’Cumhuriyetin temel ilkelerine ve kurallarına, Atatürkçülüğün gerekliliklerine özde bağlı olacağını beyan etmiş olması’’ gerektiğini söylemişti.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden iki hafta önce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir Milli Görüş düşüncesindeki kişilerin olası cumhurbaşkanı adaylığına karşı Cumhuriyet Mitingi adı verilen mitingler düzenlendi. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde yapılan mitinglerin duyurularında "Cumhuriyetine Sahip Çık" sloganları kullanıldı. Bu mitinglerin ilki olan Anıtkabir’deki Tandoğan Mitingine, değişen kaynaklara göre yüz binler ile 1.5 milyon kişi arasında katılım gerçekleşti.
Seçim yaklaşıp gerilim iyice artarken, AKP Merkez Yönetim Kurulu tarafından seçimde ‘’Tam Yetkili’’ olarak belirlenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Milli Görüş’’ ilkesinde olan Abdullah Gül ve Bülent Arınç ile yaptığı görüşmeler sonucu Abdullah Gül’ün adaylığını açıklamıştı. Seçim günü olan 27 Nisan 2007’de 4 ay sürecek sancılı seçim süreci başladı. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için 367 oy alınması gerekiyordu ve böylece 354 koltuklu iktidar partisi AKP, tek başına Cumhurbaşkanı seçemeyecekti. CHP Lideri Deniz Baykal, seçimden önce eğer iktidar uzlaşma olmadan kendi adayını çıkarırsa meclise gelmeyiz demişti. Uzlaşma olmadan adayını çıkaran ve bunları dikkate almayan AKP ise, 27 Nisan’da bir sürprizle karşılaştı. Mecliste CHP, ANAP ve DYP milletvekilleri yoktu. Minimum oy sağlanamadığı için cumhurbaşkanlığı seçimi ise ertelenmek zorunda kalmıştı.
27 Nisan günü yaşanan bu krizden sonra gece saat 23.20’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi internet sitesinden, ‘’E-Muhtıra’’ olarak nitelendirilen bir yazı yayınlandı. Yazıda "Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir." İfadeleri yer alıyordu ve TSK’nın tavrı çok netti.
Hükümet bu sefer her zaman olduğu gibi davranmamış, bildiriye karşı sert tavır sergilemişti. Bildirinin yayınlanmasının ardından sabah saatlerinde açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Başbakanlık'a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez. Genelkurmay Başkanlığı, hükümetin emrinde, görevleri Anayasa ve yasalarla tarif edilmiş bir kurumdur. Anayasamıza göre, Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumludur. Bu metnin basın yayın organlarına verilmesi ve Genelkurmay'ın internet sitesinde yayınlanmasındaki zamanlama manidardır." demiştir.
6 Mayıs’ta yapılan ikinci seçim oturumundan da bir sonuç alınamaması üzerine, 22 Temmuz tarihinde erken seçim kararı alınmış, ve AKP yeniden iktidar olmuştu. Bunun ardından tüm partilerce uzlaşılarak karar verilen 29 Ağustos tarihinde, Abdullah Gül 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder